SİLİK BABA

“Etkisiz Baba Babasızlıktan Daha Kötüdür”.

Babanın vefatıyla oluşan boşluğu anne, dede, dayı ya da amca bir şekilde doldurabiliyor; ancak silik ve etkisiz baba modelinin bulunduğu bir ailede yetişen çocuklarda görülen olumsuz etkiler ömür boyu hissediliyor. 

Her çocuğun ilgili bir babaya ihtiyacı vardır. Çocuğun özgüveninin gelişmesi, kendini güvende hissetmesi ve kaygılarının azalması açısından baba iletişimi çok önemlidir. Her çocuğun sevgi dolu, ilgilenen ve destekleyici bir babaya ihtiyacı vardır. Özellikle ruhsal sağlığı yerinde çocukların yetişmesinde babalar da en az anneler kadar önemli rol oynar. Baba ile çocuk arasındaki yetersiz veya hatalı bir ilişki, çocuğun bütün hayatını olumsuz yönde etkileyebilecek adımlara adeta zemin hazırlarken, tam aksine sağlıklı bir ilişki ise pek çok önemli avantaj sağlar.

Örneğin; çocuğun çok daha özgüvenli olması, empati kurabilmesi ve daha sosyal bir yaşam sürmesi gibi! Bazı çocuklar daha küçük yaştayken yetim kalıyor. Bazıları ise ebeveynlerinin boşanması sonucu babasız büyüyor. Psikiyatrlar, üçüncü tür baba yoksunluğuna daha dikkat çekiyor. O da anne modelinin 'baskın', baba modelinin ise 'silik' olduğu aile yapısındaki babasızlık.

'Silik baba' elinde büyüyen erkeklerin eş seçerken sığınma duygusuyla yaşı kendinden büyük hanımları tercih ettiğini anlatan Tarhan, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Annenin babayı hep aşağıladığı, kötülediği ve onun kusurlarını söylediği böyle bir ortamda gelişen çocuk, babayı yüceltmiyor, değersizleştiriyor. Çocuğun gözündeki baba modeli bozuluyor. Soyut bir baba yoksunluğu yaşanıyor.

 /////
TV KALBİ YORAR MI?
İngiliz araştırmacılar, günde ortalama dört saatlik televizyon izleme süresinin bir saat azaltılmasının bile kalp hastalığından ölüm riskini %8 oranında azaltabileceğini belirtiyorlar. İngiliz araştırmacılar, televizyon karşısında geçirilen her bir saatin kalpten ölme riskini %8 oranında arttırdığını ortaya çıkardı.
Daily Telgraf’ta yayımlanan bir habere göre  araştırmacılar, günde televizyon başında geçirilen her bir saatin kalp hastalıklarından ölüm riskini arttırdığını tespit etti.TV izlemekle kalp hastalığı arasındaki bağlantının, egzersiz yapılmaması, obezite, şeker hastalığı ve sigara içilmesi durumları hariç tutulduğunda da geçerliliğini koruduğu belirlendi.
Buna göre TV izlemek kalp hastalıklarıyla doğrudan bağlantılı ve bu durum sadece TV izlerken hareketsiz kalınmasından kaynaklanmıyor. Araştırma, TAK (Tıbbi Araştırma Konseyi) tarafından Norfolk'taki orta yaşlı kadın ve erkeklerden oluşan  13.000'den fazla kişi arasında yapıldı. Araştırma 10 yıl sürdü ve bu sürede 13.197 katılımcıdan sadece 373 kişi, yani her 35 kişiden biri kalpten öldü. Bu ölümlerden 30'unun günde 4 saat yerine 1 saat TV izlemesi halinde önlenebileceği belirtildi.