MİLLİ BAYRAMLAR

Milli bayramların hepsinin tarihi bir değeri vardır. Milli bayramlara önem vermemek.  Ve küçümsemek o tarihi değeri inkâr etmektir. 19 Mayıs 1919 bu tarih Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulmasına atılan ilk adamdır. Atatürk’ün samsuna ayak bastığı ilk adımdır. Anadolu’ya Anadolu topraklarına, devletin kurulması için atılmış ilke adımdır. 19 Mayıs 1919 samsuna ayak basılıp. Cumhuriyetin kurulmasının ilk adamı olmuştur. Ve bu bayram gençlere emanet edilmiştir. 19 Mayıs Atatürk’ü anma, gençli ve spor bayramıdır. Gençlere armağan edilmiştir. Atatürk’ün Anadolu’ya ilk adım attığı gündür. 23 Nisa büyük millet meclisinin ilk toplandığı gündür. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Cumhuriyetin kurulduğu tarihtir. Bu milli bayramlarımızın hepsinin tarihi bir değeri vardır. 19 Mayıs Atatürk’ün samsuna geldiği tarihtir. 23 Nisan büyük millet meclisinin ilk toplantısını yaptığı tarihtir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı cumhuriyetin kurulduğu tarihtir. Bu tarihlerden birini inkâr eden o tarihteki tarihi olayı inkâr etmiş demektir.  Bu tarihlerden herhangi birini inkâr eden o tarihteki milli bayramı inkâr etmiş demektir. Bu milli bayramlar kolay kazanılan bayramlar değildir. Her birinin mücadelesi birbirinden daha zor kazanılmış bir milli bayramdır. İktidar bu tarihlerden birisini ret etti.  1919 tarihini ret ediyorum denildi. Bu tarihi ret etmek bütün milli bayram tarihlerini ret etmektir. Milli bayramlar esi Türkiye’de daha heyecanlı ve coşkulu kutlanıyordu. O eski milli bayramların kutlamalarında insanın tüyleri diken, diken ulurdu. Çok kişinin gözleri yaşarırdı. Benim olduğu gibi.  Bütün okulların çocukları bayrama iştirak ederdi. Askeri birlikler ve gaziler o milli bayramlarım heyecanını bir kat daha artırırdı.  Ben kendim şahsen! Şimdiki milli bayramların kutlanmasından heyecan duymuyorum. Çok kişinin de benim gibi olduğuna inanıyorum. Çünkü insanı heyecanlandıracak olay olmuyor. Milli bayramda o küçük öğrencilerin heyecanla okuduğu şiirler. Beni çok etkiliyordu. Açık söyleyeyim eski Türkiye’de kutlanan milli bayramlar daha coşkulu ve heyecanlı kutlanıyordu. İzleyicileri de heyecanlandırıyorlardı. İllerde kutlanan milli bayramlar insanları fazla heyecanlandırmıyor. Fakat anıt kabirde yapılan ziyaret herkesi heyecana gark ediyor.   Atatürk’ü canlı gören hiçbir kimse olmamasına rağmen. Binlerce kişi gözyaşları ile atalarına dua ediyorlar. Hele o küçük çocukların göz yaşlarının her damlası. Atatürk düşmanlarının suratına adeta bir tokat gibidir. Bu Atatürk düşmanları bilhassa bu küçük çocukların Atatürk’e karşı gösterdikleri bu muhteşem ilgiden ders almıyorlar mı? Biz Kimseye Atatürk’ü sevin demiyoruz. Yalnız şunu söylüyoruz. Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz. Saygılarımla.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. 
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!