İKTİDAR YOLU BELEDİYE HİZMETLERİNDEN GEÇER

Belediyeler her zaman söylediğimiz gibi iktidarın veya muhalefet Partilerinin halka uzanan eli olduğu kadar, gören gözü ve duyan kulağı mesabesinde kuruluşlarımızdır. Belediye hizmetlerinde yapılacak hatalar, yanlışlar veya aldırmazlıklar halının altına süpürmekle gözlerden kaçırılacak şeyler değildir.

            Belediyelerin ve özellikle Belediye başkanlarının önemsemediği pek çok hizmet, milletimizin belleklerinde yer ettiği için, seçim gününde hesabı sorulacaklar listesinin başında gelir. Dikkat edilirse her seçimde milletvekillikleri için kullanılan oylarla, Belediye Başkanlıkları için kullanılan oylar arasında önemli ölçüde oy farkı oluşur. Neden? Çünkü millet iktidarın icraatlarından memnundur ve fakat Belediye hizmetlerinden memnun olmadığı için oyunu başka partilere verebilmektedir.

            Millet, Belediyelerin yanlışlarının hesabını sandıkta sorarken, iktidarın veya muhalefet partilerinin de dikkatini çekerek ‘’Belediye Başkanlıklarına adam gibi adamları aday yapın, en basitinden bir yağmur suyunu dahi şehrin denizine veya şehrin deresine akıtamayan Beceriksizleri aday yapmayın’’ demektedir’’.

            Şehrin mahalli gazetelerine devamlı malzeme olan bazı Belediye Başkanları, Başkan yardımcıları ve Belediye çalışanlarının servet artışları milletin gözünden kaçmamaktadır. Bu tip adamlara; nereden buldun diye sorulmazsa, sandık ortaya konulduğunda millet partilere veya iktidara çok şeyler soracaktır.

            Bir başka önemli nokta; ‘’El cihad-ı fi sebilillah’’ diye çalışan Refah Belediyeleri, Belediye Başkanları, İl Başkanları ve Teşkilat çalışmaları  devri maalesef mazide kaldı. Onun adı; Refah Belediyeciliği’’ idi. Şimdi devir değişti. Pek azı öyle olmasa da ‘’devir, çeşme akarken testilerimizi dolduralım’’ diyenlerin devri.

             Belediye Başkanlığına geldiğinde veya Belediye kadrolarında görev aldığında, adamın sahip olduğu servetle bu gün sahip olduğu servet arasında uçurumlar varsa, bu adamlara mutlaka nereden buldun diye hesap sorulmalıdır. Parti Genel merkezleri veya Hükümet bu soruyu soramıyorsa istediği kadar  ‘’bizim alnımız ak, bizim verilemeyecek hesabımız yok’’ desin. Millet her şeyi görüyor ve oy sandığının ortaya konulacağı günü bekliyor. İktidar ve muhalefet Belediyelerinin sadece dışarıya aksedebilen israflarını dile getirirken; ‘’Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin; Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin! ‘’ Diyen Tevfik Fikret’i hatırlamamak mümkün mü?             

            Cumhurbaşkanınız Tayyip Bey’in de mensubu olduğu Refah Belediyeciliğiyle, ülke çapında yapılan hizmetler hiç unutulur mu? ‘’Milletimiz efendi, biz milletimize hizmet eden ve hizmet götüren garsonlarız’’ diyerek kolları sıvayıp halkla bütünleşerek unutulmazlar kervanına katılan Refah Belediyeleri, Belediye Başkanları ve çalışanları adeta birer efsane olmuşlardı.

            Belediyelerin kapılarını milletimize ardına kadar açan ve kapıların üzerine ‘’rüşvet alan da veren de melundur’’ levhasını asarak ibadet aşkıyla çalışan Refah partili Belediye Başkanları ve Belediye çalışanları hiç unutulur mu?

            Ana muhalefet partilerine mensup Belediyeler çeşitli heykellerle uğraşmaktan şehirlerine ilçelerine bakamıyorlar.! Eşek heykeli, Mantar heykeli, sünger heykeli, domalan adam heykeli, çıplak kadın heykeli, Pek tabii ki, Mustafa Kemal heykeli. Heykel sever muhalefet Belediye Başkanlarının İlin, İlçenin, Beldenin ve vatandaşların dertleriyle ilgilenecek zamanları yok.! Onlar heykel yaptırmaktan, heykel dikip alâyı valâ ile heykel açılışı yapmaktan başlarını kaşıyamıyorlar!

            Peki, iktidar Belediyeleri ne yapıyor?

Belediyelerin ellerini kollarını bağlayanların maalesef aynı ilin Milletvekilleri olduğunu çoğu kez Belediye Başkanlarından dinlemişimdir.

            Bir belediye Başkanı anlatıyor; abi bizim Belediyenin kadroları tıka basa dolu. Mevcutlara maaşı zor veriyoruz. İlimizin bir milletvekili, bir bayanın eline bir kâğıt tutuşturmuş; bu bayanı işe al. Ayrıca telefon da ediyor.  Ben kendilerine; Sn. vekilim kadromuz dolu, ihtiyaç yok diyorum. Vekil efendi bastırıyor; ben bu kadına söz verdim ille de al. Kadın vekilden torpilli çaresiz alıyoruz. Bu defa vekilden torpilli bayana göre iş arıyoruz. Ona göre iş yok, zaten işçiye ihtiyaç da yok. Belediye içinde dolaşıp duruyor. Biz de buna nasıl maaş vereceğiz diye kumru gibi düşünüyoruz.

            O halde Belediyeler Milletvekillerinin tasallutundan bir an evvel ve acilen kurtarılmalıdır. Hatta Belediye Başkanlarının kapısına ‘’halkımız girebilir Milletvekilleri giremez(!)’’ diye büyükçe bir levha asılmalıdır ki, Belediyeler iş bulma ve adam yerleştirme kurumu gibi olmasınlar. Vekillerin derdi hizmet değil, işe adam sokma, eş dost ve yarenlerin gönlünü yapma.  Ara sırada merkez köylere giderek, biber- domates tarlasına uğrayıp güneşin altında kan ter içinde çalışan kadın işçilerin ortasında poz verip ‘’falan vekil domates tarlasında inceleme yaptı’’diye, yanında getirdiği gazeteciye ısmarlama haber yaptırmak.

            1000 sene evvel domates ve biber şimdi olduğu gibi kadınlar, kızlar iki büklüm olduğu halde toplanıyordu,  1000 yıl sonra hâlâ öyle. Peki, Milletvekili olarak sen biber ve domates toplama yöntemine bir yenilik getirebildin mi? İşte haber budur.

            Bir başka Milletvekili Balık Haline gitmiş uskumruyu kuyruğundan tutmuş yanında getirdiği gazeteciye poz veriyor ve bu flaş haber oluyor.! Yahu sen o il’e, o ilçe’ye bir konserve fabrikası kurdurabildin mi? İşte haber budur.!

            Bunların yaptıkları zevzeklik veya maskaralık değilse nedir? Adamların kapasitesi bu kadar. Köylünün domates tarlasına vekil girdi ya, köylünün de havasından geçilmiyor.! Balıkçı da öyle.!  Ne diyelim?  böyle millete böyle vekil.!

            Refahyol Belediyeciliğinde aksaklıklar ve hataların giderilmesi için Parti teşkilatlarıyla Genel merkez devamlı irtibat halindeydi ve harikalar meydana geliyordu. Az adamla çok hizmetler yapılıyordu. Peki, şimdi öyle mi? Gönüllü müfettişlik yapan bir arkadaşımız anlattı. Devamlı olarak genel merkeze yanlışların ve hataların düzeltilmesi için belirli zamanlarda rapor gönderiyormuş.

            Raporların yerine ulaştığından da pek emin değil ya.. En son gönderdiği raporda pek çok yanlış uygulamayı partinin ve milletin zararına olan icraatları ve yamuk adamları rapor etmiş. Bu işler düzeltilsin, yamuk adamlar takip edilsin ve ya haklarında kanuni işlem yapılsın diye. Fakat raporun gittiği günün akşamı arkadaşımızın telefonu sabaha kadar durmamış.  Arayanlar kim?  Yanlış icraatları ve yamuklukları Genel Merkeze rapor edilen yamuk adamlar.

            Raportörün, en kısa zamanda ilgili yerlere ulaştırılıp düzeltilmesini istediği rapor, ilgili yerlere değil, bilakis çoğaltılarak haklarında iddialar olan yamuk adamlara anında ulaştırılmış ve adeta, ‘’yahu dikkatli olun, genel merkezin güvenilir adamı falan kişi sizi genel merkeze ihbar etti,  açık vermeyin’’diye yamukları uyarmışlar.! Söz konusu raporun altında ‘Bu raporu mutlaka Cumhurbaşkanımıza ulaştırın diye raportörün el yazısı ve imzası olduğu halde!’’

            Son söz; Böyle Teşkilâtçılık olmaz. Belediyecilik hiç olmaz. Sorunları ve şikâyetleri halının altına süpürmekle veya gizlemekle bir yerlere varılmaz. Unutulmasın ki, halının altında gizlenen pislikler eninde sonunda ortaya çıkacaktır. Belki yarın belki yarından da yakın bir zamanda. İlgili yerlere ulaşsın diye gönderilen raporları halının altına süpürenler, gizleyenler ve yamuk adamlara raportörü açık edenler unutmamalıdırlar ki, bu yaptıkları millete, Devlete ve Ak Partiye ihanetle eş değerdedir.

            Bu sebeple diyoruz ya, İktidarın yolu Milli Görüş, Milli Şuur Belediyeciliğinden geçer.