HANGİ ÜNİVERSİTEYE GİTMELİYİM?

Liseden mezun olan öğrenciler günümüzde sevdikleri bir işi, mesleği değil de popüler olan işleri ve meslekleri tercih ediyorlar. Doktor olmak, avukat olmak istiyorlar. Olamayınca da mutsuz oluyorlar. Birincisi bu meslekler sana göre değil, ikincisi sen zaten bu mesleklerin üniversitelerine girecek kapasiten yok. Özellikle anne ve babalar çocuklarının durumlarını kabul etmiyorlar. Çocukları da olmayacak hayaller peşinde koşuyorlar. Özel ders veren fizikçinin, matematikçinin gazına gelerek çocuklarından Türkiye birinciliği bekliyorlar. Herkesin kapasitesi ve yapabilecekleri belli. Daha fazlasını beklemek gereksiz olur. “Neyi seviyorum ve hayatım boyunca neyi yapmayı severek devam ettirebilirim”, bu aslında “hayatını belirleyecem mesleği sevdiğin şeylerden seç.” cümlesi ile aynı anlama geliyor, bu yolda edindiğin ve sana o tepeye tırmanma da yardımcı olacak ekipmanları sana sunacak yer ise Üniversitedir.

İster Amerika’nın, İngiltere’nin en iyi üniversitesinde, ister Anadolu'nun nispeten ücra bir kentindeki bir üniversitede okuyun, ama ne olursa olsun istediğiniz şeyi okuyun. Nerede okuyacağın değil ne olacağın önemlidir. Ben eczacılık istiyordum, Ağrı uzak diye gitmedim. Geç bunları. Eğer gerçekten eczacı olmak isteseydin Ağrı’ya kesin giderdin. Sen şehir seçiyorsun, üniversite seçiyorsun o yüzden Ağrı’ya gitmiyorsun. Seçtiğiniz üniversiteler ne kadar seçtiğiniz mesleğe uygun üniversiteler olursa, hedefinize o kadar çabuk ulaşırsınız. Doğru tercih her zaman önemlidir. Bunu unutmayın.

İlimizde o kadar güzel fakülteler varken aynısı okumak için izmir’e, Kayseri’ye, Ankara’ya gitmek ne kadar yanlış. Tabii, bir de bunu çocuklara anlatabilsek.
/////
ÖMÜR DEDİĞİN GEÇİYOR İŞTE

Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti, yarın meçhuldür, o halde ömür dediğin bir gündür,

o da bugündür... Yıllar geçip giderken ömür de geçiyor. Özellikle yaşlandınka  yılların daha çabuk geçtiğini söylemek mümkün. Dün bir arkadaşımın babasını gördüm. Bana aynen şunu söyledi: “İnsan yaşlandıkça ölmeyi istemiyor. Ölümden daha da korkar oluyorsun.” İhsan amca tam tamına 88 yaşında ve gayet sağlıklı, akıllı biri. Bu söz  tam bir ders niteliğinde. Ömür dediğin gelip geçiyor işte. Hem de hiç anlamadan.

Yaşanılası dünyanın ne tadı ne tuzu kaldı

Ömür denen şu zamanın çoğu gitti azı kaldı

Yaşanılası dünyanın ne tadı ne tuzu kaldı

Ömür denen şu zamanın çoğu gitti azı kaldı

(Dertli Divani)

İnsanların hayatı o kadar farklı ki, inanın hemen hemen her aileden bir dizi olacak konu çıkar. İşte buna bir örnek.  “Babamın çorap makinası vardı. Şimdikiler heves etmiyor. Evlenmeden eşimi görmedim. 67 yıl beraber hayat yaşadık.  Eşimin öldüğünü  anlayamadım bile. Eşimin ölümü bana çok dokundu.. Yaşlı olunca insanın her şeye ihtiyacı oluyor. Yardıma muhtaç oluyor. Gece demedik gündüz demedik çalıştık. Eşim koydu gitti beni. Eşimin öleceği aklıma gelmezdi. Başa geldi mi insan değişiyor. Görmeden evlendik, ama birbirimizi sevdik. Kalkıp su içmek bile zor geliyor. Herşeyin kolayı bulunur yaşlılığın kolayı bulunmaz. Gençlik bambaşka bir alem.. Gençliği yaşadıysak bile yaşanmamış olduk. Çocuklarımdan memnunum. Evlat insanın gülü. Çocuk ağacın meyvesi.. 33 torunum var. Kardeşler birbiriyle samimi olurlarsa büyükler mutlu olur. Eskiden komşular vardı. Şimdi onlar yok. Bir ben kaldım burada. 86 sene geçti. Allah hakkımızda hayırlısını versin. 86 yıl geçti gitti. Burada yaşamımı size anlattım. Yalan dünyada hepsi boş"..(Ahmet Cingil. 86 yaşında.)

Bir insan ömrünü neye vermeli

Tükenip gidiyor ömür dediğin

Yolda kalan da bir, yürüyen de bir

Harcanıp gidiyor ömür dediğin.

“Hasret Gültekin”

Ömrümüzün çok hızlı tükendiğini unutmadan daha rahat daha stretsiz daha iyi yaşamak bizim elimizde. Lütfen buna dikkat edelim.