DİYANET İŞLERİ BAŞKANI NE YAPIYOR?

Diyanet işleri başkanı siyaset mi yapıyor? Yoksa millete dinini mi öğretiyor? Dinden hurafelerimi ayıklıyor. Yaptıklarına bakıldığında siyaset yapıyor. Diyanet işleri başkanına soracağım sorular olacak. Manisa da bir din adamı. Sosyal medyada İki adet video yayınladı. Depremlerin sıkça olduğu günledi. Tövbe ya Rabbim. “Allah bana sallayayım mı diye sordu. Burayı sallama dedim. Deprem doğuya gitti” diyor. Yayınladığı videoda. Bunun olmasının mümkün olmayacağını   iman eden herkes bilir. Bu birinci video ikincisinde ise şöyle diyor. Depremlerin çokça olduğu bir dönemde. Tövbe Rabbim. “Allah geldi sallayayım mı dedi. Olmaz dedim bir iki defa daha geldi. Baktım olmayacak. Hiçbir ev yıkılmasın ve kimse ölmesin dedim. Manisa da hiçbir ev yıkılmadı ve hiçbir kişi ölmedi” dedi. Bu din adamı hakkında ne gibi bir işlem yaptınız. Bu aslı astarı olmayacak bir olaydır. Milleti yanlış bilgilendirmek ve kandırmaktır. Diyanetin görevi böyle olaylardan dini temizlemektir. Millete dinini doğru öğretmektir. Dini hurafelerden temizlemektir. Diyanet işleri başkanımız bunlarla uğraşmıyor. Diyarbakır’a gidiyor. Orada kanaat önderleri ile toplantı yapıyor. Telefonundan görüntülü olarak cumhur başkanının arıyor. O kanaat önderleri ile cumhur başkanını görüştürüyor. Bu diyanet işleri başkanının görevi değil. Siyasetçilerin görevidir. İktidar etiketlerdeki fiyatları düşüreceğiz dedi. Diyanet işler başkanı mümin fahiş fiyatla gıda maddesi satmaz diyor. Müminleri zan altına sokuyor. Bilmediği işe burnunu sokmak diye işte buna denir. Senin mümin kardeşin fiyatı kendisi o rakamı koymuyor. Şartlar ona o fiyatı koyduruyor. Bunu söyleyene kadar. Enflasyonu üreticilerin girdilerine yapılan zamlar artırıyor diyemiyor. Satıcıyı suçlamaya çalışıyor. Madem ekonomi yönünden bir katkı yapacaksan. Ülkede millet sıkıntı içerisinde iken. İsraf haramdır. Gösteriş yapmak için israf edilmez. Bir maaştan fazlası harandır.  Dede ben seni anlından öpeyim.  Sen ne yapıyorsun. Üretici mümin kardeşine çamur atıyorsun. Sanki enflasyonu mümin kardeşim yükseltiyormuş gibi. Mümin fahiş fiyatla ürün satmaz diyorsun. Konunun ne olduğunu bilmediği için bilmeden konuşuyor.  Müslüman yalan söylemez. Bilmeden mümini fahiş fiyatla mal satmakla suçlamak doğru değildir. Din adamının görevi siyasetin dışında olmalıdır. İşte o kaldırılmasını istediğiniz laiklik din işleri ile devlet işlerinin birbirine karıştırılmamasıdır. Bu kadar tarikatlar var. Bunların söylemleri kesinlikle birbirini tutmuyor. Bunları ayni çatı altında toplamak diyanetin görevidir. Cuma da camide üç cemaat oluyor. İlk sünneti herkes kılıyor. Bu birinci cemaat. Hutbeyi herkes dinliyor. Farz olan iki rekâtı da herkes kılıyor. Birinci cemaat camiyi terk ediyor. İkinci cemaat 4 rekât son sünneti kılıyor camiden ayrılıyor. Üçüncü cemaat Zulahır ve vaktin sünnetin kılanlarda üçüncü cemaat oluyor. İzmir de Cuma namazı 10 rekât kılınır. Balıkesir de 16 rekât kılınır. Diyanet esas bunlarla uğraşması gerekirken siyaset ile uğraşıyor. Gerçi kılınan her namaz kılanın hanesine kaydedilir. Geçişteki kılınmayan namazların azaltır. Saygılarımla.  

Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem, küçüklerimi korumak, büyüklerim saymak, yudumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!