BALIKESİRDEN BİR CİN HİKAYESİ “ÜÇ HARFLİLER”

Uzun boylu, yakışıklı, iş insanın çocuğu olmuyordu. A. X. iki yıllık evliydi. İş insanı İstanbul’da, İzmir’de bilinen özel hastanelere profesörlere muayene oldu ve kendisinde sperm üremediği anlaşıldı. Bunun üzerine çeşitli tedavi yöntemleri denendi ve süren bu tedavilerden sonuç alınamadı. A.X. bu duruma çok üzülüyordu ve çocuk isteyen eşine kendisinden ayrılabileceğini söyledi. Kadın çocuk istiyordu. En doğrusu karısının kendisinden ayrılıp yeni bir hayat kurmasıydı. Ancak; karısı onu çok seviyordu. Çok istemesine rağmen çocuk şart değil, biz bize yeteriz dedi. A.X. önceleri tamam dedi, daha sonra da eşine boşanması için baskı yapmaya başladı. Konu aile büyüklerine aktarıldı. Olay çözülmüştü. İş insanın içine cin kaçmıştı ve Balıkesir ve civarındaki hocalara! Gidilecekti. Gidilen cinci hocalardan biri kadındı. İri yarı olan bu kadın erkek gibi duruyordu. İş insanı kaderine razı beklemeye başladı. Hocanın evinde onun gibi 2-3 kişi daha vardı. Sıra iş insanına geldi. Bir odaya alındı. Odanın ortasında bulunan halının üzerine yat dedi kadın. A.X.nin üzerine çıktı ve uzun tırnakları ile gömleğinin üzerinden sırtını kedi tırmalar gibi tırmaladı. Başka bir hoca ise cinlerin kulağından girdiğini söyleyerek kulak kepçelerine asıldı ve kulaklarına var gücü ile üfledi. Hoca hoca dolaşılıyor, ücretler veriliyor ve sonuç alınamıyordu. Cinler bir türlü çıkmak bilmiyordu.

Sonunda olan oldu ve iş insanı artık iş yerinde otururken bile “cin” görmeye başladı. Artık o da cinler âlemine adım atmıştı. Annesi durumu görünce bir doktora gitmesini önerdi ve İzmir de bulunan ünlü Prof. D.N’nin muayenesine gittiler. Doktor, hikâyeyi dikkatle dinledi. Gerekli soruları sordu. Cevapları değerlendirdi. Olası bütün tanıları gözden geçirdi. Sonuçta genç adamda kayda değer, büyük, müdahaleyi gerektirecek bir hastalık bulamadı. Özetle aklı yerindeydi. İş insanının durumu şu anda iyi. Doktorun çok faydası oldu. Seanslara devam ediyor. Eşi ile mutlu ve benden ayrıl demiyor.